Ayrıntılar: Çalışan annelerin tükenmişliği : Bitirme Projesi İstanbul Kent Üniversitesi Kütüphanesi Çevrimiçi Katalog OPAC katalog
Belki o kâfir, Müslümanlara zulmetmiştir.Zulmü yanına kalmasın diye böyle denmiş olabilir. Durup dururken bir kâfireöyle beddua edilmez. 1-Tekfirci, (Allah’a mekân ittihaz etmek küfürdür. Mesela, “Allah’a bir karışyaklaşana, Allah bir arşın yaklaşır” veya “Allah, Evliya zatların kalbinegirer” demek küfürdür) diyor. Mister,Miss, Mösyö, Madam, Matmazel gibi kelimeler de böyledir. Mailin, mektubunsonuna, Sincerely yazılıyor. Bunlar saygı içindeğil, âdet olduğu için söyleniyor. Bir de, gayrimüslimi üzmemek için de, bu kelimelerinkullanılması caizdir.
Bunun içBahsegel mobil giriş ki, hiçbir âyet ve hadis kadının sesini haram kılıcı bir hüküm bildirmez. Bu açıdan, insan, ihlasa ve hakiki tevhide ulaşana kadar “izafî riya” diyebileceğimiz tekellüflü hallerden yakasını kurtaramayabilir. İlmî münazaradaki fikir alışverişinden hakikat doğar. Ancak, hissî münakaşadan, cedelleşmeden hakikat değil, benlik ve enaniyet ateşinin kıvılcımları ortalığı kavurmaya başlar. Münakaşada taraflar hakkın hatırını saymak yerine kendi egolarının hatırlarını üstün tutarlar. Karşı tarafta elmas bulunsa onun gözünde kömür olur. Hakka, hakikate taraftar olmak yerine, kömür de olsa kendi sözlerinin elmas kabul edilmesine gayret eder. Allah’ın rızası yerine nefsin rızası esas alınır. Hadiste -dolaylı olarak- bu gerçeğin altı çizilmiştir. İnsanda hissiyat galip olsa, aklın muhakemesini dinlemez. Heves ve vehmi hükmedip, en az ve ehemmiyetsiz bir lezzet-i hazırayı (el altında bulunan hazır bir lezzeti), ileride gayet büyük bir mükafata tercih eder.
Çünkü bunların bu okuyuşları, sahih bir okuyuştur. Bununla beraber, parmağında altın yüzük bulunan birisine, bir haram işlediği için “yan gözle” bakmak da doğru değildir. Bize düşen, münasip bir zamanını ve yerini bulunca onu takmanın caiz olmadığını hatırlatmaktır. Yukarıda mealini zikrettiğimiz hadis-i şeriflerden hüküm çıkaran bütün mezhep imamlarına göre, erkeklerin başta yüzük olmak üzere altından yapılmış süs eşyalarını takınmaları da caiz değildir. Bu dinî hükümleri tatbik ederken veya icra safhasına koyarken medenî ve insanî münasebetleri de bütün bütün kesmemeye, muhatabı rencide etmemeye dikkat gösterilmelidir. Eğer hazırlanan yemek, helâl bir mirastan ve borçtan alınarak hazırlanmışsa, bu takdirde yenilmesinde bir mahzur görülmemektedir. Bu meselede davet sahibinin kazancının helâl ve haram olması ekseriyete göredir.
Keza mahkemede şahitlik edecek şahısların da “yalan söylemekten çekinmeyeceklerini gösteren” kusurları hakime bildirilir. Bunlardan alaylı bir şekilde bahsedilmesi sözkonusu kişinin kalbini kırar. Müslümanzaten kelime-i şehadet getiriyor, namaz kılıyor, namazda da kelime-i şehadetgetiriyor. Söylediği veya işlediği küfründe ısrar ediyorsa, kelime-i şehadetgetirmesi onu küfürden kurtarmaz. Mesela bir kimse, Cehennem yok dese, budüşüncesinde ısrar ettiği sürece bin kere kelime-i şehadet getirse Müslümanlığagiremeyeceğini İmamı a’zam hazretleri bildirmektedir. (Canımısıkarsanız, üstüme fazla gelirseniz, yanlış bir şey söyler dinden çıkabilirim)demek istiyor. Bu manayı değil de, imandan çıktım mânasını vermek, insanlarıküfre sokmak için gayret etmekten başka şey değildir. Birdinsize, Allahsız demek, onu Allah yaratmadı demek değildir. Onun dinsiz,imansız, merhametsiz olduğunu söylemektir, küfür değildir. Hiçbir Müslüman, birdinsize, Allahsız dediği zaman, seni Allah yaratmadı anlamında söylemez. HerMüslüman, Allah’tan başka yaratıcı olmadığını gayet iyi bilir. Tekfircininadamı küfre sokmak için zoraki mâna yakıştırmaya çalışması çok yanlıştır.
- Görüşde, düşünce de insanlar için kullanılır.
- İnsanlığını kaybetmiş aç canavarlara karşı iyilik fayda vermiyorsa onların kötülüklerine karşı tedbir almak gerekir.
- Zenginle fakir arasındaki mesafe açıldıkça, zulüm artar ve her çeşit haksızlık toplumda yaygınlaşmaya başlar.
Sabahın körü ifadesi, sabahın en erken saatinde, ortalığıniyice aydınlanmadığını anlatıyor. Ayrıcanur, aydınlık demektir ki, o saatte aydınlık olmuyor. (Birkadına ana denilirse, kocasına peygamber denilmiş olur. Bunun için Hazret-iFatıma’ya ana denince Hazret-i Ali’ye peygamber denmiş olur) sözü yanlıştır,uydurma bir sözdür. İcraatıonaylamak gibi düşünülürse elbette öyle söylemek uygun olmaz. Eğer,(Kâfirlerin, suçluların, hainlerin cezalandırılması ne kadar güzeldir) denmekisteniyorsa mahzuru olmaz. 17-(Allah yarattı demem döverim, almadan vermek Allah’a mahsus) gibi sözler küfürolmaz, ancak, Allahü teâlânın ismini,gereksiz yere kullanmak hürmetsizlik olur. Atasözündeolduğu gibi bu söz, (Bu işleri düzeltmek zor) anlamındadır. Bir de merhum NecipFazıl, sıradan biri değildir. Niyetebağlıdır, tevil edilirse küfür olmaz.
Yukarıdakiyedi sıfattan hangisine aykırıdır? 15-Tekfirci, (Hazreti Eyyûb’ün cesedine kurt düştü demek küfürdür) diyor. 14-Tekfirci, (“İbrahim aleyhisselam hayatında üç kere yalan söyledi” demekküfürdür) diyor. 2-Tekfirci, (“Allah, bu kâfire iman nasip etmesin” demek, küfre rıza olduğundanküfürdür) diyor. Demekki kabul olmayacak ve amin denmeyecek dualar vardır. Bu bakımdan, (Kabulolmayacak duaya amin denmez) demek küfrü gerektirmez.
Aslı su ve toprak olan insanoğlu için, bu varlıkların hikmetinde derinleşerek onların hasletlerini kazanabilmek, yüksek bir gönül ufku olmalıdır. Kâmil bir mü’min de, su gibi azîz ve deryâ gibi engin gönüllü olmalı, ne kadar nâhoş hâdiseyle karşılaşsa da rahmet tevzî eden olgun bir karakter sergilemelidir. Nezâket, zarâfet ve güzellikler yansıtan bir gönül berraklığına sahip olmalıdır. Günah işleyen kişi tövbe etmekle günahlarından kurtulabilir mi? Halbuki bir doğru söyleyip de bir sürü zararlara sebep olmaktansa, zararlı insanlarla zararsız şekilde muhatap olup belaya girmemeye çalışmak da sünnetin iktizasıdır. Terbiyecilerin, eğitimcilerin önemle üzerinde duracakları bir husus da, ergenlik çağına girmiş bir çocuğa iyi ahlaklı, uyumlu arkadaşlar arayıp bulmak, seçip beğenmektir. Çünkü bütün günahlar ve ahlâkî bozulmalar müstehcene bakışla başlar, bakışın ısrarıyla gelişir, sonra fiilî günaha dönüşür. Üstelik gözler baktıklarının resimlerini de çeker, hayal arşivinde depo eder. Nereye gitse, nerede olsa artık çektiği bu resimler, hayal âleminde gözlerinin önündedir. Bunun için kötü alışkanlıkların cirit attığı yerlerden uzak durmalıyız. Kahvehâne, disko, bar gibi yerler, gençlerin dünyasını ve âhiretini karartan mekânlardır. Bunlardan uzak durup nezih yerlerde buluşup görüşmeliyiz.
“Beşincisi de eğer yalan söyleyenlerden ise Allah’ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir.” Yani şehadet ederim, billahi hiç şüphesiz ona attığım sözde kesinlikle doğruyum, diye tekrar tekrar dört kere yemin etmesidir. Fermanını okuyan ve “Allah mütekebbirleri sevmez.” âyetini dinleyen bir insan kibri bırakır, tevazua yapışır. Bu ibretli sözlerle, Müslüman’ın hangi aynanın karşısına geçip, ruhuna çekidüzen vereceği, huylarını ayarlayacağı, sıfatlarını, kabiliyetlerini tanzim edeceği ortaya konulmuş oluyordu. Bu ayine Kur’an’dı ve Cenâb-ı Hakk’ın kullarında görmek istediği ahlâk da Kur’an ahlâkıydı. Kur’an-ı Kerim’de bize bu ahlâkı ders veren birçok âyet mevcut. “Hoşlanmadığın şeye sabretmende büyük fayda vardır.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I/307) buyurmuştur. Sevgili Peygamberimiz (asm) ve ilk Müslümanların, yapılan işkence ve eziyetlere nasıl sabır ve tahammül gösterdikleri bilinen bir husustur. Hangi durumda olursa olsun incitmek caiz değildir. “Kim bir zımmiye eziyet etse, şüphesiz ben onun hasmıyım / düşmanıyım.” (el-Hindî, Kenzu’l-Ummal, IV / 618; el-Camiu’s-Sağîr, I / 1210).